sen de söyle!

‘Sıfır’ kitabımızı okuma fırsatınız olduysa, düşüncelerinizi bu yazıda yorum olarak paylaşabilirsiniz.

Ben de fırsat buldukça onları kendi isminizle ana sayfamızdaki “siz ne dediniz?” bölümünde yayınlamaya çalışacağım.

O yüzden gerçek isim ve soyadınızı belirtmeniz önemli. Hatta bir iki satır da olsa kendinizle ilgili bir şeyler yazarsanız şahane olur. Onları da isminizden hemen sonra ekleyeceğim.

Sağlıcakla,
Tunç.

“siz ne dediniz?”” yazısında 113 yorum

  1. Esra SabunAgaci

    Ben Destek kitapları koleksiyonu sahibiyim neredeyse öyle oldu ama kimi e-book formatında e kütüphanemde kimi seslenen kitaptan sesli formatta. SIFIR seslenen kitapta da olacak mı? Çok iyi olur ne dersiniz?

  2. Duygu KIDIKOĞLU

    Ben ona mucizenin adı demek istiyorum. Kendisi de, anlattığı her şey de öyle. Teşekkür ederim.

    Şikayet ettiğim her şeyin bana bir sürprizle gelmesini merakla bekliyorum artık. Burada yazılan her sözün, her şahşiyetin aklımda bir sürü anısı var ve sanki yapbozun eksik parçaları birleşmeyi bekliyordu. Bir şey eksikti ve o harika adam yine yapacağını yaptı. Tam da hayal ettiğim gibi, beklediğim gibi sevgili Tunç Kılınç.

    Uçsuz bucaksız okuduğum her söz, her kelime. En çok takıldığım, insan olmak, insan kalmak ve şu hayatın sırrını çözmüş olmak neymişi keşfetmemi harika bakış açınız ve tarifsiz sözlerinizle sağladığınız için ve içime, yüzüme derin tebessümler kazandırdığınız için minnettarım size.

    Yalnız ben buraya ne yazsam hep eksik kalacak ifade etmek istediklerim, duygularım… Çoook güzeldi. Emeğinize, yüreğinize sağlık.

  3. Berk Hasret

    Karşılaştığında “gerçek” sandığın o iki hece artık sen değilsin, okuduğunda hissedebilirsen işte asıl o zaman gerçeksin!

    Eminim istersen sen de orada gezip özgürce dolaşabilirsin! Ve hatta yüzüne üç beş mavi damla çarparsa gökyüzünü izlerken yattığın kaldırımda, asıl işte O zaman sen de bir bok değilsin!

  4. Zeynep Boneval

    ‘Otur, Sıfır!’

    Hayatımız kendimizi yaşamak adına koca bir sıfır mı? Yoksa hayattayken ‘sıfır’dan başlayıp gerçekten kendimizi ve hayallerimizi yaşamaya başlayabilir miyiz?

    Tunç Kılınç iki gecede soluksuz bir yolculuğa çıkardı ‘Sıfır’la beni! Arka planda nefis rock müziği…

    – Murakami’nin fantastik dünyasından, Jung’un gölgesine; Bukowski, Linklater, McTeigue, Čapek ve Bergman sahnelerinden, Einstein’in sezgisel, Steve Jobs’un kural tanımaz, Richard Branson’un kaçık ve cesur, Warhol’un fırsatçı dehasına; Severn’in mektubundan, Nick’in videosuna; Halil Gibran’ın dizelerinden, Randy’nin son konuşmasına; Süveyda’nın öyküsünden, kartalın yeniden doğuş hikayesine; oğul ve abi mektuplarından, hapishaneye, tımarhaneye…
    – Aileye, abiliğe, aşka, ilişkilere, sevgiye, eğitime, işe, politikaya; yani hayatın ta kendisine…
    – Bencilliğe, acımasızlığa, açgözlülüğe, güç ve iktidar hırsına karşı umuda, inanca, paylaşmaya ve azme…
    – An’ın tadına…
    – İnsan olmaya, gerçek olmaya, samimi olmaya, hafif ve şeffaf olmaya…
    – Gülmeye, gülümsetebilmeye, kucaklamaya, kadir kıymet bilmeye, dokunabilmeye ve faili meçhul kıyaklara…
    – Cesarete, maceralara, mucizelere, muzipliklere, kendinle dalga geçebilmeye, şakalara, oyunlara, renklere, pamuk helvalara, Pepponi’ye ve Kido’ya…

    Son derece dürüst, muzip ve yüreklice bir yolculuk.

    Kimi zaman aklınızı okuyan bir satır, ruhunuzu yansıtan bir ayna, evde gibi hisettiren bir yürek oluyor; kimi zaman da fark etmek için miskinliğinizi, kendinize ihanetinizi veya cesaretsizliğinizi suratınıza çarpılan bir tokat, atılan bir fırça, tetikleyen bir söz oluyor bu kitap.

    Nasıl mı?

    İnsanın sıkıntı ve tatminsizliğinin derinliklerinde yine kendisinin yattığını, uyum sağlama çabası ile kendini ‘meli – malı’larda nasıl eritip yok ettiğini bir tokat gibi vururken yüzünüze, aslında kendini yeniden yaratabileceğine dair elinizden tutuyor.

    Başka nelere mi dair?

    – Kaybetmenin, düşmenin, başarısızlığın, reddedilmenin aslında yaşamak olduğu ve yaşamın dünyada var olan en istisnai şey olduğuna…
    – Başkalarının diz çökeceği kelimeleri değil gerçekten hissettiklerini söylemeye…
    – Yaşarken ölmek yerine, yaşarken yaşamaya…
    – Hatalarıyla bütünlüğü yakalayabilen bir insan olmaya…
    – İlk önce kendi hayatının devrimcisi olmaya…
    – Öpücüğe hak ettiği dikkati vermeye…
    – Hayal gücünün insanı her yere götürebileceğine inanmaya…
    – İnsan bilincinin geri kalanlardan ayrı olduğuna dair optik yanılsamadan özgürleşmesine…
    – Noktaların bir gün birleşeceğine inanmaya…
    – Ölümü başlıbaşına hayatın değişim ajanı olarak düşünebilmeye…
    – Bilmemeye ve teslim olmaya cesaret edebilmeye…
    – Kaskatı dimdik durmak yerine bükülmeyi öğrenmeye…
    – ‘Neden’ yerine ‘Neden olmasın’ diyebilmeye…
    – Özür dilediğinde, düzeltmek için ne yapabilirim diye eklemeyi unutmamaya…
    – Haklı olmak yerine gönlü bol olmaya…

    Ben ne mi aldım?

    – Düşsem de kalksam da, ‘Olsun be hocam, aldığım not sıfır olsun, ama benim olsun’ demeye…
    – Bundan sonraki hayatımın her damlasını, kendime göre hakkını vererek yudumlamaya…
    – İçimdeki meraklı, oyuncu, uçuş uçuş küçük kızın elinden tutup, birlikte çıplakayak sokağa fırlamaya…
    – Kalabalıklar ters yöne doğru yürürken onları yarıp kendimize ait yolda yürümeye…
    – Dur ya, hatta uçmaya!
    – Yüzümüze yayılan bir gülümseme ile yolda başımıza gelenleri kucaklamaya ve sevmeye…

    Söz verdim. Yani almadım, verdim.

    Hep beraber kafayı sıyırdığımız doğrudur! Kendimi doğurmadan doğuramayacağımı hatırlatan Ali, aldın benden 46 X 2 🙂

    Okuyun. Okutun.

    1. Tunç Kılınç

      Sıkça gelen “Sıfır nedir Tunç, kitabın konusu ne?” sorusuna müthiş keyifli bir anlatım olmuş Zeynep. Fayda sağlamana ise ayrıca mutlu oldum.

      Yüreğine sağlık.

  5. Pingback: Otur, Sıfır! - Fikir Atolyesi

  6. Adnan Topçu

    “Sonu yok diyenlere güler geçer, sen daha fazla basarsın gaza. Zarar görürsün. Canın yanar. Ne kadar virajlı ve tehlikeli olsa da, yolun kendisidir aşık olduğun. Ancak kimse anlamaz. Sen de anlatamazsın zaten. Hatta kendine bile! Dedim. Sonra da anlatmaya karar verdim. Merhaba. Ben Ali.”

    Tunç Kılınç bu cümlelerle başlıyor anlatmaya. Başarıyı, benim ve toplumun “başkalarının gözünde adam olmak” olarak anlayıp, harekete geçmeden, düşünmeden, üretmeden yaşamlarını sürdüren insanları, kendi deneyimleriyle çıkarıyor, kendini bulma yolculuğuna…

    …”Neyin peşindeyim? Bilmiyorum! ‘Her nerede değilsem, orada mutlu olacakmışım gibi geliyor’ diyen Baudelaire gibi, sıkıştığım yerde bunaldım ve artık olmadığım yeri mi merak ediyorum?”

    Edebiyat düşe ortak olmaktır benim için. Ali’nin hikayesini okurken, kendimi sorgularken buluyorum.

    …”Yatların boyu, katların sayısı, arabaların markası ve şirketlerdeki odalarının büyüklüğünü matah bir başarı zannedenlerin dolup taştığı dönemde, çoğu insan için ne kadar cılız kalıyordur senin bu miras. Kendi vicdanlarını vergiden düştükleri üç beş kuruşluk bağışlarla satın aldıkları için de, nasıl da rahattır içleri!”

    Yatlar, katlar, arabalar alacak kadar kazanamadım. Söylesi kolaydır, derler; derler de, hayalini kurmaya bile özenemedim böylesi bir hayatın.

    …”Kendimizden çok hep başkalarının hayatını yaşıyoruz ya, ona kızgınım. Önce anne baba, sonra hocalar, patron, çocuklar… Hayatımız sanki başkalarını memnun etmek üzere kurgulanmış. Bize de ellerimizden kayıp giden bir ömür çizilmiş.”

    Toplumun dayattığı baskıyı, eğitim sisteminin ne boyutlarda olduğunu anlatan acı cümlelerdi bu. Oysa samimiyet, toplum baskısına karşı durmak değil midir?

    …”Kendimce çok sayıda insana düşüncelerimi aktarabilmek istiyorum. Bunu da en iyi bildiğim işe yoğunlaşarak yapıyorum. Bugün mesela, evet sadece bugün, otuz bin çocuk açlıktan ölecek. Yarın bir otuz bin daha. Bu ilginç gelmiyor insanlara ama futbol ilginç! Bugün dünyada elli milyon yetişkin insan çocuklarla seks yapmaya yeltenecek. Bu ilginç değil! Kirli hava, kirli su ve berbat edilmiş çevre de ilginç değil. Ancak saç bakımı ilginç, ayakkabı ilginç, üç bin dolarlık saat ilginç!”

    Uykudan önce masallarla, hikayelerle büyütülen ebeveynlerimin evladı olamasam da, yirmili yaşlarımda anladım hayatın eğlenceden, şatafattan ibaret olmadığını.

    …”Gülme! Hangi gerçek özgüven, etraftan üç beş güzel cümleyle tavan yapıp, birkaç olumsuz cümleyle çökebilir ki? Gerçek özgüven kişinin ürettiklerine, zekasına, kendini geliştirmesine, yeteneklerine dayanırsa borsa gibi inip çıkmaz, sağlam olur. Yetmiş yaşına da gelse, eğer üretiyorsa kimse ona bir şey yapamaz. Ama iktidarını erkekliği üzerinden tanımlarsa, ki toplumun verdiği acımasız rol budur, ona güç veriyor gibi gözüken erkeklik aslında onu tutsak eder. O da farkında bile olmadan avantajlı ve özgür olduğunu zanneder, ne kadar tutsak olduğunu düşünmeden mutsuz bir şekilde yaşayıp gider.”

    Dünyayı kadınların iyileştireceğine tüm kalbimle inansam da, aynı kadınlar değil mi evlatlarının, kardeşlerinin çapkınlıklarıyla övünen?…

    …”Oscar Wilde ‘Yaşamak, dünyada var olan en istisnai şey. İnsanların çoğu ise sadece varlar, hepsi bu!’ derdi. Öyle gerçekten de. Benzer yaşta benzer iş yapan, benzer kafalardaki benzer kişilerden beni farklı kılan bir şey yoksa, o zaman ben de o sürüdeki sıradan bir koyun değil miydim? O yüzden meydan okumayı öğrettim kendime. Ona buna değil de kendi hayatıma! Yapabileceğim halde bugün hâlâ yapmadıklarıma, ertelediklerime.”

    İkibin dokuz yılından bu ana sıradanlıktan kurtulmak istediysem de, korkuyla ördüğüm duvarları yıkamadım henüz ve bu her geçen gün vicdanımı sızlatıyor.

    Kitaptan aldığım o kadar çok not var ki, burada hepsini paylaşıp okurların düşlerine perde indirmek istemiyorum.

    Nazım Hikmet Maksim Gorki için şöyle der; “Gorki insanlar yaşadıkça yaşayacaktır. Çünkü yeryüzünün en büyük şairidir.” Sıfır’dan sonra Tunç Kılınç da okurları yaşadıkça varolacaktır!

  7. Pingback: Sıfır kitabının konusu. | Sıfır Kitap

  8. Çağlar Aslan

    Herkesin çeşitli sebeplerle önemsemediği hatta üstünü örttüğü duyguları, güzellikleri, değerleri tekrar hatırlatan ve hayatı biraz daha anlamlandıran, derslerle dolu bir kitap.

    Sıradan bir yazarın kitabı gibi değil, bir abinin tavsiyeleri gibi okumak çok daha keyifliymiş. Teşekkürler abim.

  9. Zeynep Kılınç

    Waaaowww… Çok güzeldi! Merak uyandıran, güldüren, içinde sıkıntılar kabuslar yaratmadan düşündürüp ama umut da veren çok değişik bir kitap olmuş…Muhteşem bir hayal gücü, çok kuvvetli ifadeler, çarpıcı sorular.

    Ayrıca bir kere daha inandım ki; Tunç’u camiide bulmuşuz Yoksa”Sıfır’ı yazan kafanın % 5 bile olsa “+1 yaş ablası” olarak bende de olması gerekmez miydi?

  10. Dilek Demirci

    Merhaba sevgili Tunç ve onun güzel ailesi. Aslında ben kitabı okumadım 🙂 Ama bir kitap kurdu olarak nasıl fark etmedim bu kitabı onu anlayamadım. Yeni şeyleri severim sanki ben onları değil onlar beni daha çok seviyormuş gibi birbirimizi çekiyoruz. Üniversite öğrencisiyim ve bildiğiniz gibi ocak ayına kadar yoğun ve öğrenci işi (otlakçı) geçiyor zaman. Ama sizlerin yorumunu okuduktan sonra hele ki ilk sayfaları görünce içim kıpırdandı neden bu aileden olmayayım dedim. Biraz küçük bir araştırma yaptım ve heyecanım daha da çok arttı. Şu an bunları yazıyorum çünkü kısa zaman sonra doğum günüm olacak, arkadaşlarımdan birine sanırım bu kitabı kendime hediye aldırıcam (İnşallah) ve okuduktan sonra tekrar yazıcam. Merak ve heyecanla bekliyorum zamanımın gelmesini yorularda gördüm, şu an ben de o taze mürekkep kokusunu alıyorum umarım bir gün bir yerlerde sohbet etme şansımız olur 🙂 Şimdiden Elinize Yüreğinize Sağlık..

  11. Senem Tamer

    Sıfır’ın hafifliği ve güzelliği!

    Çok akıcı ve bir o kadar da keyifli,
    Özellikle gençlerin okumasını tavsiye edebileceğim bir baş ucu kitabı…
    Yüzde yüz Tunç Kılınç…
    Son bölümdeki gizli sürprizi ise hiç bir yerde rastlamadığımız çok etkileyici bir olay.

    Sağlığa,
    Özgürlüğe,
    Sevebilmeye,
    Hayallere,
    ve
    Bu zamana!

  12. Furkan Cengiz

    Gündüz vakitlerinde keşfettiğim fikir atölyesinde ‘faili meçhul kıyak’ olayını aşırı sevdiğim ve bunu uygulamak için can attığım bir gün düşünün, Tunç diye bir ‘Adam’ ‘Sıfır’ diye bir kitap yazmış. Henüz sabah tanıştığım birinin kitabını akşam saatlerinde kitapçıdan alıyorum. Ve içinden o kart çıkıyor! Sabırsızlandığım, fikirler düşündüğüm ‘faili meçhul kıyak’ olayı artık elimde! Kocaman bir Eyvallah!

  13. Ayşegül Karaçivi

    Tam da sıfır’lamak üzereyken karşıma geldi, koskoca bir SIFIR!

    Hiç olmaya direnme dedi bana, bırak gitsin.

    Ruhuma dokundu.

  14. Esra Aydın

    Bu genç yaşımda elime alıp bir günlük harçlığımı verdiğim bu kitabı bu denli seveceğimi akıl dahi edemezdim. Beni bu kadar uyandıran,pozitifliğe bu kadar yakınlaştıran bu güzel adama gerçekten en içten sevgilerimi bildirmek istiyorum. Kitapı okumuyor adeta yazarla konuşuyorum. Elimden bırakıp yoğun hayatıma dönesim gelmiyor. Okudukça okuyasım,karşılaştığım her insana okutmak istiyorum bu dostu. Bitirdikten sonra ödünç verdiğim diğer 4 arkadaşımdan da duyuyorum aynı övgüleri. Faili meçhul kıyağımı yapmış olmanın mutluluğu inanılmaz. Tanımadığın bir insana hiç bir karşılık beklemeden yemek ısmarlamak ancak bu kadar huzur verici olabilirdi. Bu kitabı okumakta geç kalmadığım için gerçekten çok mutluyum. Böyle güzel insanların böyle güzel yazılarını okumak gerçekten çok güzel. Bizlere böyle yazılar verdiğin için sana ne kadar teşekkür etsem az biliyorum ama beni böyle bir kitapla tanıştırdığın için sonsuz teşekkürler. Sevgilerimle..

  15. Çağdaş Dikici

    Abi kalemine , yaşadıklarına ve yazdıklarına sağlık. Hayatımız boyunca yaşadıklarımız , bunlar hakkında düşündüklerimiz yani hep kendi kido’muzla konuştuğumuz şeyleri ama bir türlü uygulayamadıklarımızı , söylemekten korktuklarımızı öyle güzel , öyle hüzünlü ve bi o kadar da gülümseyerek anlatmışsın ki yüzümüze gelen tokatta hem bize sevecenliği hem de “lan kendinize gelin olum” uyarıcılığını hissettirdin :))) Teşekkür ederiz abi. Sen de duydun di mi kido Tunç Abi’nin dediklerini :)))

  16. Lutfiye Balkaya

    Merhaba Tunç Bey, Sıfır’ı yeni aldım. Daha çok başındayım. Çok etkilendim.. Beni çarptı diyebilirim. Çünkü, Ali’nin yaşadıklarını (ölüme gitme-sonrasında dönüp dönmediğini henüz bilmiyorum) ve hissettiklerini ben de yaşadım. Ve hayatımda dönüm noktası oldu.. Okurken gözyaşlarımı tutamıyorum (hatta buraya yazarken de…). Bana burada anlatılanlar çok samimi ve gerçek gibi geldi. Bunları gerçekten yaşayıp yaşamadığınızı merak ediyorum doğrusu…

  17. Tolga Merdamert

    Öncelikle ülkemize böyle değerli bir kitap verdiğiniz için teşekkür ederim. Her ne kadar bu kitabın değerini bu ülke anlayamayacak olsa da, anlayabilenler için gerçekten değerli ve bir o kadar anlamlı bir yapıt çıkarmışsınız.

    Kitabı okurken herkesin içinden bir şeyler bulabileceği ve kimi zaman hüzünlü, kimi zaman komik, çoğu zaman da anlam içeren çok sürükleyici ve değerli bir yapıtla karşılaştım. Kitap benim için gerçekten şu zamana kadar okuduğum en değerli ve en anlamlı kitap olarak yerini aldı.

    Sizin gibi değerli birinin bu ve buna benzer yazılarınızı bekliyorum. Yazarlık hayatınızda başarılar diliyorum. Sizinle görüşüp kitap hakkında konuşmayı da çok isterim. İyi günler.

  18. Havva Sokullu

    Sıfır…

    Kitabın ismini ilk duyduğumda kişisel gelişim tadında bir kitap mı acaba? Bi bitmedi kişisel gelişim uzmanları diye içimden geçirdiğimi itiraf edeyim. Sonra kitapyurdu’ndan kitap sipariş verirken sepete ekleyiverdim. “Faili meçhul kıyak” hareketine saygımdan olsa gerek… Sonra kitaba bismillah dedim.

    “Çok hayal kuruyorum. Sayıca fazla olunca biri gerçek oluyor…” Evet hangimiz çok hayal kurmuyoruz ki, kimi sizin gibi sayıca fazla olunca biri gerçek olur ümidiyle, kimi benim gibi kesişim kümesinden gerçek olanlar artar ümidiyle…

    Hani bir solukta bitti denir ya gerçekten de öyle bitti, belki de korktuğum gibi sıkıcı gelişim kitaplarından olmadığı için. Mızmızlanıp, şikayet ettiğim, gurbette olduğum bir dönemde bakış açınız iyi geldiği için bir solukta bitti sanırım. Yukarıdan olmasa da kenara çekilip bi soluklanıp kendimi izlemem iyi geldi, gelecek. Sırf bunun için teşekkür etmek istedim. Devamının gelmesi ümidiyle.

    Geleceğini bildiğim can dostuma göndereceğim için kitap baş ucu kitabım olamayacak ama kitap gözümün önünde olmasa da yazılanlar bir müddet aklımda dolanacak gibi duruyor.

  19. Duygu Kıdıkoğlu

    “Sıfır” her yerde. Ve gördüğüm her yer beni çok mutlu ediyor. Bana aitmiş hissi veriyor bana öyle içten, öyle kendinden yani. Fikir Atolyesi bende çok güzel duygular uyandırmıştı. Sıfır bunun devamının raftaki somut hali. Herkesin hayatına dokunuyor. Bir kitabı okurken hem bir çırpıda keyifle okumak hem de kendinden çok şey bulmak sanırım sürekli yakalabildiğimiz bir şey değil. Sorgulamadan, yargılamadan biz gibi yani her şey. Yalnız olmadığını biliyorsun. Tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum sevgili Tunç KILINÇ’a. Bir de bir isteğim var Fikir Atolyesi sürekli aktif olsun 😉

  20. Anıl Dedeoğlu

    Evde elimle tabletimle yaymış otururken internette karşılaştım ilk SIFIR’la, neymiş acaba bu kitabın olayı derken ciddi bir tokat yedim. Hemen alıp okumam lazımdı. Saate baktım en yakın Avm’nin kapanmasına 15 dk’a var. Ha gayret olum yetiş ve al bu kitabı derken şu an elimde ve yarısını okudum bile. Ama başlarım anı yaşamasına, bitirmeyeceğim hemen, tadını çıkara çıkara sindire sindire okuyacağım…

    Ellerine yüreğine sağlık TUNÇ KILINÇ, okuyan herkesin içinde bir kıvılcım yakacak bu kitap…

  21. Deniz Bayel

    Sevgili Tunç,
    “Sıfır”ı sonunda bitirdim. Ellerine, aklına sağlık!

    Kitapta çok güzel bir içe dönüş ve sorgulama var. İnsanın kendi hayatı hakkında bir an durup düşünmesini ve değerlendirme yapmasını sağlıyor. Bilen adam gibi bir duruş ta yok kitapta. Samimi, kendini de eleştiren ve açık bir dille yazmışsın. Özellikle son konuşma bölümüne bayıldım. Benim favorim kısmım ” Hatalarım ve hayallerimle ilgili benimle konuşan kişi sayısı azalınca, anlıyorum ki insanlar benden vazgeçmeye başlıyor. O durumda ya mekan değiştiriyorum ya da kendimi”

    Hayat gerçekten çok kısa ve insan isterse çok güzel bir hayat yaşayabilir. Tabi herkesin güzel tanımı kendine göre. Bence herkes “kendi tam olma formülünü” kendisi bulabilir. Yeter ki farkına varsın, istesin ve uğraşsın. Acısız güzellik yok:)

    Bana kitabınla bir kez daha bunu hissettirdiğin için teşekkür ederim…

    Deniz Bayel

  22. Damla Erdoğan

    Çok kitap okumuşluğum var, ama bir kitabın hayatımı bu kadar etkileyeceğini, hayatıma bu kadar farkındalık katacağını hiç düşünmezdim. O kadar boş ve gereksiz şeylere takılıp yaşıyormuşum ki, bunların hepsini değiştirdim artık. Hayata karşı daha pozitif olmaya başladım. Hayatımın işten ibaret olduğunu farkettim. İşim gereği yazılım ve operasyon dünyasında sıkışıp kalmışım meğer. Hep bir şeyleri yetiştirmeye çalışırken kaybettiğim ne çok şey olmuş.. Etrafımdaki herkese şiddetle tavsiye ediyorum, hatta almaları için zorluyorum 🙂 Hayatıma çok büyük bir anlam kazandırdığınız için teşekkür ederim.

  23. Seçil Mert

    Sıfırı sıfırladım keyifle yaşayarak okudum, dogru yolda oldugumunun kanıtını hisederek gördüm, yüreyine tesekürler Tunç, varlığına şükranim.Iki yanak bi yüreyinden kocaman öptüm, sevgi dolu selam olsun buralardan

  24. Emre Özçalık

    aslında kitapçıya nursen yıldırımın küfrüm aşar edebimi kitabını almak için girmiştim olmadığını söyleyince kitaplara bakmak istedim ve baya bi etrafımdaki kitaplara baktıktan sonra sıfırı gördüm baktım ve elime aldığımda biraz kurcaladım zaten kendimi pek bir bok sanmadığım için alayım ya ben bunu dedim aldıktan sonraki gün okulum için kayseriye dönmem gerekiyordu ve gerçekten ankaraya geldiğimde kitabın sonuna geldiğimi farkettim sıfır bana iyi bi yol arkadaşı oldu ama bunun sadece çanakkale kayseri yolunda kalacağını zannetmiyorum çünkü o geriye kalan 4 saatte bazı şeyleri düşünüp sorgulamam gerektiğini hatırlattı sadece geleceğimi düşünürken iyi bir statü düşünürken aslında hayatın akıp gittiğini ve her anın tadını çıkarmam gerektiğini hatırlattı ve bundan sonra kahveler sade değil anlı 🙂
    Eline kalemine sağlık be abi he bide görürsen kidoya selam

  25. melike sel

    Harika bir kitap! kendime itiraf edemediğim duyguların yazıya dökülmüş halini okumak… İnsana çok şey katıyor özellikle kendine olan güven. Eline, emeğine, gönlüne, beynine sağlık! :))

  26. Gülşah İleri

    Ben mi ne dedim?

    Hayatimda bir solukta okuduğum tek kitap! Yazarin ellerine, kalemine, yüreğine sağlık. Bir kitaptan ne bekliyoruz, hep bir seyler katmasini degil mi? Bana neler kattigini paylaşmak istiyorum sizlerle.

    Mesela faili meçhul kiyagi hayatima geçirdim. Evimin oradaki bufe ile anlastim. Her gun 5 tl’lik ekmeğin parasini gelen musteriler ekmek aldiklari zaman ödendi diyor 🙂 Uzaktan izlemesi de cok keyifli bir şey bence. Bu akima herkes katilmali, gercekten biraz tebessume ihtiyacimiz var hepsi o.

    Tunc bey kitabinizda dost gibi, bizlere daha yakin bir üslup kullandiginiz icin sizi cok sevdik. Benim fikrim bu yönde ama daha cok yazin. Sizin elinizde kitap yazarkenki o kaleminizi hayalimde gozlerimin önüne getirebiliyorum 🙂

  27. Gül Özgen

    Merhaba arkadaşlar, internet ortamında ilk kez bir paylaşımda bulunuyorum.herhangi bir sosyal sayfam yok kendimi bu alanda sınırlamış bulunmaktayım.

    Tunç bey’e duymuş olduğum bir saygı var ve kitabını okuduktan sonra bu daha da arttı. Ve bende nacizane fikrimi paylaşmak istedim.

    İnanılmaz derecede kitap okumayı seven biri olarak uzun zamandan beri okumuş olduğum, en iyisiydi diyebileceğim bir nevi kişisel gelişim sayılabilecek fakat tam da öyle olmayan sanki biraz da ders verir gibi ya da eksik kaldığımız bir takım şeyleri öğretir gibi anlatımıyla leziz bir kahve tadında harika bir kitap. Gerçekçi, samimi, içten ve akıcı bir dille yazılmış. Hemen herkesin kendinden bir parça bulabileceği, belki kendimin bile açığa vuramadığı birçok duygu ve anlam yüklü.

    İnanın tek seferde okuduğum ilk kitap oldu. Elime aldım ve bitirene kadar bırakamadım. Bana kendimi sorgulattıran ilk kitap. Gerçekten etkileciydi benim için. Öyle ki bir baba oğul hikayesini okurken gözümden yaş süzüldü. Bir kitabı okurken bu kadar hissedebilmek bence budur işte dedirtir yani bu kitap olmuş demektir.

    Tunç bey’i kitapta isimlerine yer verdiği arkadaşlarını, ismini yazmayı unuttuklarını, ekibi içtenlikle takdir ediyorum. Bence bu adamın gördüğü, bildiği, tecrübe edindiği birçok şey var. Umarım bunları bizlerle paylaşmaya devam edersiniz.

    Emeğinize, kaleminize sağlık.

  28. Gülşah ileri

    Dimi ama olsun bak buraya yorum yazacak kadar heyecanlanmissin kitabi okurken ne kadar guzel baska hesabi n olmasadanolur ki ☺ cok guzel yazmissinz bence anlatilmaz yasanir bir tad

  29. Saliha Türkben

    Sevgili Tunç Kılınç güzel bir kitaba imza atmış. Sadece güzel olmakla kalmıyor, eğitici destek verici kalbe dokunucu yönleri de var. Okuduğum en iyi kitaplardan bitanesi. Kesinlikle tavsiye.

  30. Seda kaya

    Aklımdaki kelimeleri ve hissettiğim duyguları dile getirememe sıkıntımı en çok hissettiğim anlardan birisiydi kitabı okuyup bitirmek. İnanılmaz güzel etkileyici bir serüven. Emeğine yüreğine ve gülüşüne sağlık. Ve şimdi bu kitapdan nasıl ayrılacağım diye kara kara düşünüyorum. Yerine başka bir kitap alabilmek için götürmem gerek ama yapamıyorum. İlk ve tek bambaşka bir kitap oldu benim için. Çok teşekkürler bu güzel öneriler ve fikirler için. Başarınız daim olsun 🙂

  31. Emine neslihan karal

    disleksili bir çocuk sahibi olarak en beğendiğim ve beni motive eden bölüm richard branson.

  32. Ali Mert Akgün

    Okuduğum en mantıklı ve gerçekleri yansıtan kitap. Aslında bir kitap değil ayna… Gerçekleri görmemi ve düşünmeyi hatırlattı bana. Gereksiz şeylere kafa takmamayıda. En güzel günümüz böyle olsun ! Tebrikler, farklı bir bakış açısı ayrıca bu web sayfasıda on numara beş yıldız 🙂

  33. Osman Erdoğan

    Abi tepkilerden anlaşıldığı kadarıyla çok güzel bir kitab yazmışsın.Daha alıp okumaya imkanım olmadı ama inan en yakın zamanda alıp okuyacağım 🙂
    Not:Samimiyetine ve Realistliğine hayranım 😉

  34. Fatma YONCA

    Tunç Bey,
    SIFIR” aldığım ve zevkle okumaya başladığım , her cümlesinde kendimi bulduğum nadir kitaplardan birisi. Özel bir kitap oldu benim için. Kitap alırken önce arka kapak okuma alışkanlığım vardır. “Bir ömre bir çok hayat sığar” diyen hepimize – cümlesi bu kitabı okumam için beni adeta çekti. Yeni okumaya başladım ki bu sabah -25.02.2016- aldım henüz 🙂 Okudukça içine alıyor beni bu kitap. Şiddetle de tüm tanıdıklarıma tavsiye ediyor olacağım. Hatta “faili meçhul kıyak” kartınızı kullanarak bir iz bırakmak ve bu kitabı sevdiğim bir kişiyle buluşturmak istiyorum 🙂 bir an önce. Sevgiyle ve ilgiyle takip ediyorum sizi. sevgiler!…

  35. yasemin gökalp

    abi sen naptın yaa 🙂 nasıl bi kitap yazdın da beni bu kadar etkiledin. memur adamım ben hayatım sıradan ev-iş arasında geçiyodu. şimdi ise memurluğu bırakıp deniz kıyısında bi kasabaya yerleşip resimle sanatla uğraşmak istiyorum. sanırım istifa edicem 🙂

  36. ertugrul

    Tunç abim Benim gibi kitap okumayı sevmeyen ve okumaya yeni başlayan birisi olarak ilk senin kitabını tercih etmem çok güzel ve özel oldu.evle iş arası istanbulun sıkışık trafiğinde yarattığın hayal dünyasında dolaşmanın tarifini kelimelere dökmek çok zor 2 günde kitabın yarısını bitirdim ama her bölümde ayrı bir serüven ve içinde verilen mesajları, anlamları ve hayalleri daha iyi anlamak için tekrar başa dönüp okuyacağım bundan eminim.Emeğine,kalemine ,yüreğine hayallerine sağlık abim

  37. Mehmet Akay

    Tunc abi oncelikle merhaba.Kitap okumayi cok seviyorum. Sık sıkta okuyorum. Kitaba merakım var anlayacagin. Sıfır´da karsima tesadufen bir arkadas sayesinde cikti. Faili mechul olmasa da benim icin cok büyük bi kıyak yaptı arkadas. 🙂

    Kitabini okumadan önce kisisel bi takim takintilarim vardi. Daha kitabi bitirmeden bu takintilarimdan kurtuldum. Belki abarttigimi dusunebilirsin abi ama inan ki iki gunde bambaşka düşüncelere büründüm. Ve hepsinide hic tanimadigim birine yani sana borçluyum. Eyvallah abi harbi kiyak adamsin. Yüreğine saglik 🙂

  38. Yeliz yağmur sürer

    Çok enterasan baya bir süre önce bloğunu keşfetmiştim. Birçok yazını keyifle okudum, sonra koptum ve tekrar okumak istediğimde hatırlayamadım bile. Üzerinden zaman geçti d&r web sitesinde keşif yaparken kitabınla karşılaştım, ismini görünce de bu “O” dedim. Sonra bir işaret olabilceğini düşünüp gidip kitabını aldım. Çok keyifle okudum. Sanki masal okur gibi. Bazen yüzüme tokat attın, bazen yüzüme muzip bir gülümseme yerleştirmeme sebep oldun, içimdeki çocukla bağım hiç kopmamıştı zaten de coşturdun keratayı Ahl de dış hatlardaki duty free de çalışıyorum ben gidiş katında. Seyahat halinde olursan bir kahve içelim kanlı canlı. Seni seviyorum. Günün güzel geçsin.

  39. kübra köntek

    ben 14 yaşında hayal bileti reddedilmiş bir yolcuyum. sıfır benim bakış açımı değiştirdi. herkes gibi beni de sıfırladı (: sayfalar arasındaki kendi hayallerimi, fikirlerimi, kendimi görünce daha da çok bağlandım. sıfır bir kitap değil bir düşünce. asla yok edilemeyecek bir inanış gibi…sıfırın bana öğrettiği en temel şey: trene alınmıyorsan kaçak girersin, treni ele geçirirsin veya her şeyi sallayıp, trenden atlarsın. evet ! atla ve ne olursa olsun ! sonuçta hayat bizim ve farklılık yaratmadığımız sürece klon olmaktan kurtulamayacağız !
    teşekkürler tunç abi (:

  40. Murat

    Güzel bir insan tarafından faili meçhul bir kıyak sayıla bilecek bir gönderim sonucu bu kitabı okudum ve öncelikle tebrik ve teşekkür etmek istedim. 6 ay önce alinin başından geçen olayların kardeşim tarafından yaşanmasının ve ne yazık ki peponi den geri dönememesinin vermiş olduğu üzüntüyü bir nebzede dindirdiğini söylesem kesinlikle doğru bir tespit yapmış olacağım çünkü o peponide ve orası güzel bir yer. Avuç dolusu ilaçların veremediği huzuru kelimelerinizle, hayal dünyanızla verdiğiniz ve bizlere aktardığınız için çok teşekkür ederim. Peponi de görüşmek dileğiyle. Başarılar.

  41. Aybars Oruç

    Merhaba Tunç Abi,

    “Abi” dediğime bakma; biliyorum ki yaşın henüz benim gibi “28”. Yaş mevzusuna girip arayı soğutmadan hadi devam edelim.

    Seninle ilk tanışmam eTohum’un organize ettiği “Başarısızlık Zirvesi” isimli video ile oldu. Daha sonra araştırmaya başladım; TEDx, Başarısızlık Videoları, FMK, REDD derken etinden-sütünden faydalandım. Darısı diğerlerinin başına.

    Senin fikirlerine verdiğim değeri bildiği için ikimizin ilk ortak kitabı olarak sevgilim, “Sıfır” aldı. Bak şimdi itiraf ediyorum; ben kurgu sevmem. Sanki ileride şirket içerisinde yakışıklı bir yönetici title’ı aldığımda bir bok olacakmışım gibi tonla para verip Jim Collins, Tom Peters gibi adamların yönetim üzerine olan kitaplarını okuyorum. Daha önce de söylediğim gibi senin fikirlerine acayip değer veriyorum ama yazarlığın konusunda binbir endişe ve sevgilimi kızdırma tedirginliği ile kitabını okudum. Kitabı okurken anladım ki hayata dair fikirlerini, bakış açını bir kurgu dahilinde okuyucuya sunmaya çalışmışsın; ellerine sağlık. İkinci kitabın yine kurgu bile olsa bu sefer sevgilimin hediye etmesini beklemeden söz veriyorum alacağım. E bu kadar yazdım; belki de sen bir tanesini imzalayıp bana gönderirsin. (Yüzsüzlüğün bu kadarı!)

    Bu arada Sıfır’ı, sevgilime verdim. Şimdi kendisi de okumaya başladı. Kitabın içerisindeki o malum sayfaya yazdıklarımı gördü. Sırf bu etkisi yüzünden bile “Sıfır” alınmaya değer 🙂

    Ben senin 250 sayfanı okudum. E sen de biraz zahmet edip benim kalemimden çıkan iki satırı oku. 🙂

    İki Satır: http://www.aybarsoruc.com/dosyalar/sifir.JPG

    Seviyorum seni; ama sevgilimi daha çok 🙂

  42. Bengisu Saraçoğlu

    Tunç abi ben bu kitabı ilk instagramda videosunu gördüm ve ilk izledigimde hosuma gitti sonra sürekli görmeye basladim sonra cok aradim 1 hafta kitabin adini aradim sonra da 3 ay kitabi aradim heryerde ilk geldigi gunde satiliyomus kitabi almadan ruyama bile girdi kitap şuan kollarimin arasinda kitaba baslamadan asik oldum ben cok muthis bir kitaba benziyor 🙂

  43. Tahir Pehlivanoğlu

    Merhaba Tunç abi desem bence daha samimi olacak 🙂 Zaten kurumsal şirketlerde Bey diye diye bir havalara girdik.
    Ben kitap okuma fikrine bayılan,ama kitabı elime aldığımda çabuk sıkılıp bırakan bir adamım.Çok uzun süre sonra ilk kez bir kitabı iki akşamda bitirdim.
    Bir kitap bu kadar yormazken aynı zamanda her sayfasında, insanın zihninde ve hayal dünyasında bu kadar düşünceye sevk ettirebilir.
    Etrafımda bu kitaba değer verecek herkese öneriyorum.Diline,hayal gücüne,kitabı yazma azmine,yılmamana,herkese ayrı ayrı teşekkür etmene diyecek bir kelime bile bulamıyorum.
    Sağlıcakla kal,umarım bir gün karşılaşma fırsatımız olur.

  44. Bengisu

    Meraba Tunç abi daha öncede sana yazmıştım kitabım bitmek üzere çoooooook beğendim çok güzel ellerine sağlık gerçekten herşey tamam ama bir senin imzan eksik ben ankarada yaşıyorum ama bayrama kadar istanbuldayım istanbulda veya ankarada imza günün varmı 🙂 ?

    1. Tunç Kılınç

      teşekkürler bengisu. planlanan bir şey şimdilik yok maalesef. etkinlikleri sıfır’ın face sayfasında paylaşmaya çalışıyorum. sevgiyle kal : )

  45. Zeynep Kaya

    Hayatıma yeni bir bakış açısını kattığın için teşekkür ederim şimdi reddedilmek eğlence oldu eskilerde ne acılar çekmiştim her sözünle beni değiştirdiğin için teşekkür ediyorum artık olumlu ve biraz da mutlu bir insan oldum oysa o kadar imkansız demiştim ki seviliyorsun

  46. Oguzhan Tumantozlu

    Internet uzerinden siparisini verdigim bir kac gundur heyecanla bekledigim kitabi bu aksam arabamizin arka koltugunda gordum babam o an mujdeyi verdi evin yolu bitmek bilmedi su an kitabin ortalarindayim kiyamadim diger yarisini yarina sakladim aklina, fikrine, yureginin guzelligine saglik. Sagda solda bir yerlerde cok sevildigini bil istedim, seni izmirde gormek cok isterim ama hayallerine kast olur mutlu oldugun yerlerde ol bizlerle ol. Gelecegin yenilenebilir enerji muhendisi adayindan sevgilerle

  47. Şebnem demir

    Yaa bu sayfayı inceledikçe, faili meçhul kıyak haberlerini gördükçe bu hareketten nasıl haberim olmaz,bu kitapla tanışmakta neden bu kadar geç kaldım diye hayıflandım.. Ama belki de onunda bir sebebi vardı çünkü belki de hayatımın zor günlerini geçiriyorum,zor dediysem bi kimlik arayışı içinde.. başka bir şehirde hareketli şekilde üniversite okuyup sonra memlekete dönüp evde oturmanın zorluğundan bahsediyorum,bide buna ben kimim? Ne yapıyorum? Ne yapmalıyım? Gibi sorular eklenince zamanınim çoğunu da evde geçirince iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor bu durum..Ama tamda bu vakitte daha önce dikkatimi çeken ama almadigim Sıfır kitabını aldım,haa almama sebepte belki o arkasında yazılanlar belki sevdiğim filmlerin adını görmem belki de “nerde değilsem orada mutlu olacakmışım “hissinin bende de var olmasi… Ama şimdi diyorum ki demek ki zamanı varmış,daha önce almış olsam belki bu kadar iyi anlamayacaktım belki yine de tam anlamadım ilerde tekrar tekrar okumayı düşünüyorum o yüzden de hediye etme fikri çok hoş gelse de altını çize çize,sayfaları katlaya katlaya okuduğum kitabimi kimseye hediye edemem belki yenisini alır ve veririm neyse velhasılı kelam iyiki böyle bir kitap yazdınız,aslında merak ederdim böyle insanlar var mı diye hatta bisey itiraf edeyim okurken kaç kere yabancı bir yazarın turkçeye çevrilmiş kitabını oluyormuş gibi hissettim.. kitabı bir yandan hızla okurken bir yandan bitmesini hiç istemedim,yani çok güzeldi tadına doyum olmazdı zaten.. yani yeni kitabınızı dört gözle bekliyor olacam. Hıımmm bide en yakın zamanda sadece fmk için dışarı çikacam..
    Bu arada kitabımın kitapçıda kalan son kitap olması ve bide sizden “sağlığa” imzalı olması ve benim bunu doğunun küçük sehrinde bulmam,inanılmaz mutlu edici şeyler…
    Teşekkürler, iyiki üşenmeden 5 yılda da olsa yazdınız..
    Sağlığa,iyiliğe,mutluluğa…

  48. Salim Sayıcı

    Hayatımda hiç bir şeyin yolunda gitmediği dönemlerde kendimi kitaplara bırakmıştım. Bir gün D&R’ da dolaşırken çarptı gözüme kitabın kapağındaki o mehteşem söz: Kendini bir bok sanmazsan kaybedecek bir şeyinde olmuyor. Arkasını çevirdim hemen kitabın okudukça kendimi bulduğumu hissediyordum bu kitabı okumalıyım diyordum. Malum öğrenci adamız alamadım o gün kitabı okulun kütüphanesine gelmemişti istek kitaplar listesine yazdım ama bekleyemedim. Kredim yatar yatmaz verdim siparişini aldım ve bu satırlarıda şimdi kitabı bitirdikten hemen sonra Bethoven’ın Love Story’si eşliğinde yazıyorum. Daha önce hiçbir kitaptada böyle bulmamıştım kendimi. Faili meçhul kıyağı işk defa kitapta gördüm attım hemen cüzdanıma. Eline yüreğine sağlık Tunç Abi unuttuklarımı hatırlattın ve bu çocuğa cesaret verdin. Eyvallah

  49. Resul güneş

    Hayatın bana sundukları benim umduklarimdan çok farklı olduğu için hep sitem etmiştim hayata lakin sıfırla devrim yapıp kendimi açımı değiştirdim diyebilirim bu kitabın değişik bir yanıda herkesi farklı bir yere götürmüyor bir gerçek var o gerçeğe teslim ediyor sonuç ne olursa olsun hayata tutun ve devam et anlayışıyla bizi sıfırladın Tunç abi teşekkürler.

  50. yelda sever

    raflarda gördüğümde kaç kere elime aldım, sonra da bıraktım bu kitabı hatırlamıyorum.. belki de adı beni korkuttu, ondandır. bi kaç etkinlikte de karşılaştım tunç kılınç’la.. ama yanına gidip selam vermeye yüzüm olmadı, daha kitabını okumamışım adamın ayıp olur, diye düşündüm.. ne gereksiz, halbuki git merhaba de, ben niye cesaret edemiyorum bu kitabı okumaya diye bi sor bakalım ne diyecek? halbuki ne de severim taze mürekkep kokusunu içime çekmeyi.. bu hafta sonu yeniden gideyim ben kitapçının raflarına.. bu sefer bi cesaret gelir belki..

      1. yelda sever

        o zaman sorayım : imza günü, seminer, söyleşi ? hangisi olacak bu yakınlarda ?

  51. Godilman

    Herkesin bir başucu kitabı var mı bilmiyorum. Ben kutsal kitaplara benzetiyorum başucu kitaplarını. Bir o an okuduğu kitabı vardır insanın, bir de ihtiyacı olduğunda her hangi bir sayfasını açıp rastgele, bir kaç sayfa okuduğu, düşündüğü başucu kitapları. SIFIR’da başucu kitaplarım arasında yerini aldı. Teşekkürler Tunç abi.

  52. Kerem Akçaba

    Daha çok hayal kurmalıyım.
    Sayısı çoğalınca gerçekleşme isteğim artıyor…
    ka.
    2018

  53. Kerem Akçaba

    Daha çok hayal kurmalıyım.
    Sayısı artınca gerçekleştirme arzum da artıyor…
    ka.
    2018 V2

  54. Meliha Saldır

    Kapağındaki söz : “Kendini bir bok sanmazsan kaybedecek bir şeyin de olmuyor !” kitabı almama teşvik etmişti. Aslında bana göre bu söz bütün yazdıklarınızın en temel özetiydi .
    Bugüne kadar okuduğum en güzel kitaptı . Emeklerinize sağlık.
    İleride karşılaşmak dileğiyle…

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir